Emir Onganer, Tekiner Kırtasiye Satış Müdürü
Tekiner Kırtasiye’yi tanıtır mısınız?
Tekiner; 1979 yılında Tahtakale’de 9m2’lik bir dükkanda kırtasiye toptancılığıyla sektöre merhaba deyip, bugün Mahmutbey’de 6.000m2’lik binasında faaliyet gösteren, 27 farklı ülkeden ithalat, 25 farklı ülkeye ise ihracat gerçekleştiren bir organizasyondur. 2019 yılı içerisinde taşınmayı planladığımız, yapımı bitmek üzere olan 15.500m2 kapalı alana sahip yeni genel merkezimizi ise yarınımız olarak tanımlayabiliriz. Kırtasiye sektörüyle birlikte ambalaj, dijital tekstil, saat gibi farklı ürünleri barındıran sektörlere de değer katmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Ofis gereçleri branşında hangi ürünlerin satışını yapıyorsunuz?
Satışını yaptığımız ürünlerde yazım gereçlerinden hesap makinelerine, kağıtlardan zımba/delgeçlere uzanan geniş bir portföyümüz var. Bu ürünleri gerek Schneider, Mondi, Kangaro gibi dünyanın önde gelen markalarının Türkiye distribütörlükleri vasıtasıyla gerekse de EXXO, DOSY, Jet Print gibi kendi markalarımızla tüketiciler ile buluşturuyoruz.
Üretimini yaptığımız ürünler is doğa dostu, geri dönüştürülebilir malzemeden yapılan PP bazlı plastik dosyalama ürünlerini kapsıyor. Telli dosya, poşet dosya, seperatör ve L-dosya gibi farklı ürün çeşitlerini barındıran bu ürünler, EXXO ve DOSY markaları ile tüm Türkiye’ de ve 25 farklı ülkede beğeni ile kullanılıyor.
Ofis kavramının değişmesiyle birlikte ofis ürünlerinde pek çok yenilik oldu. Bu gelişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her sektörde olduğu gibi, kırtasiye ve ofis malzemeleri de gelişen teknolojiyle birlikte değişen şartlardan nasibini almış bulunuyor. Burada en önemli kavramların dijitalleşme ve farkındalık olduğunu düşünüyorum.
Son 10 yılda dijitalleşme hareketleri sebebiyle özellikle ofis kırtasiyeleri ürünlerinin içeriği ve kullanım alışkanlıklarında önemli değişimler yaşanmaya başladı. Teknoloji ürünlerindeki artan özellikler kâğıtlar, kalemler ve hesap makineleri gibi ürünlerin kullanımını azaltırken, bulut teknolojisi de dosyalama ürünlerinin kullanımı, dolayısıyla da klasör, dosya, kâğıt, zımba vb. birçok ürünün kullanım oranları azalıyor.
Bilgiye erişimin kolaylaşması tüketicilerdeki bilinci ve farkındalığı arttırıyor. Tüketiciler artık sadece fiyat odaklı hareket etmiyorlar. Ürünün maliyet/fayda performansı, özellikle profesyonel kullanıcılar için teknik özellikleri, satınalma kararlarını önemli ölçüde etkiliyor. Ayrıca bu durumun bir sonucu olarak tüketici bilinçlenmeye ve ürünlerdeki kalite farkını daha iyi kavrayabilmeye başladı. Tekiner olarak ürün kalitesinden ödün vermediğimiz için açıkçası bu gelişim bize oldukça pozitif yansıdı diyebiliriz.
Bu yıl öne çıkan ürününüzden bahseder misiniz?
2018 yılı içerisinde öne çıkan birçok ürünümüz oldu ancak başı tartışmasız Schneider One Business modeli çekiyor. Dünyada ilk olan plastik kaplamalı roller kalem ucu ve şık ergonomik tasarımı ile tüketicilerin kalite ve inovasyon taleplerini fazlasıyla karşılayan bu model, tüm müşterilerimizden olumlu geri dönüş alıyor. One Business modelinin dünyada en çok satıldığı ülke olmamız da bu beğeninin güzel bir meyvesi oldu.
Bunun dışında 2016 yılında temsilciliğine başladığımız Kangaro markalı zımba ve delgeç ürünleri de bu sene itibariyle ön plana çıkmaya başladı diyebiliriz. 5.000 çalışanı ve 4 ayrı fabrikası ile dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan Kangaro’nun 100’ ü aşkın modeli ile raflardaki yeri gün geçtikçe büyüyor. Özellikle zımbalamayı iki parmak hareketiyle uğraşsız biçimde gerçekleştirmenizi sağlayan “Less Effort” zımba serisi ürünleri deneyimleyen her kullanıcıyı kendine hayran bırakıyor.
Ar-Ge çalışması yapıyor mu- sunuz? Yeni ürün geliştirirken / ürün gamınıza yeni ürün eklerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Kurulduğumuz günden bu yana her zaman büyüyen ve gelişen bir firma olduk. Bu büyümenin temeli sürekli olarak kendimizi geliştirme çabamızın bir sonucudur. Bu bağlamda araştırma ve geliştirme çalışmaları bizim için son derece önem arz ediyor. Türkiye’nin dört bir yanını karış karış dolaşan saha ekibimizden aldığımız veriler, satış rakamlar, dünya trendleri, her ne kadar Türkiye’de çok yapılmıyor olsa da global kırtasiye ve ofis malzemeleri raporları en büyük yol göstericilerimiz. Bütün bunları harmanlayarak elde ettiğimiz sonuçları 40 yıla yakın tecrübemizle yoğurarak bizim için bir sonraki yeniliğin ne olduğunu ekip olarak kararlaştırıyoruz. Esenyurt/İstanbul’a kurduğumuz yeni fabrikamız bu bağlamda hem bizim için, hem de sektör için önemli gelişmelerin kurgulandığı muazzam bir alan olacak.
Son yıllarda kurumsal satışlarda gözlemlediğiniz değişimler nelerdir?
Kurumsal satışlardaki en büyük değişikliğin satın alma süreçlerindeki profesyonel yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Özellikle büyük çaplı organizasyonların yıllık bazda açtıkları ihalelerin parasal boyutları çok yüksek seviyelere geldi. Gider kalemlerine önemli bir yer tutmaya başlayan kırtasiye ürünlerinin alımları da daha özenli ve teknik bilgiler ışığında yapılmaya başlandı. Önceleri sadece ürünün adı verilirken artık ürün listelerinde tüm teknik detaylar belirtiliyor bu da ihalelerin sadece fiyat odaklı olmasının önüne geçiyor.
Kurumsal alımların hacminin büyümesi firmaların da portföylerinde bulundurdukları ürünlerin kalitesini bu ihale detaylarına göre uyarlamalarına sebep veriyor. Bu da daha kaliteli, daha fonksiyonel ürünlerin son kullanıcılar ile buluşmasını sağlıyor.
Sizce ofis ürünleri önümüzdeki yıllarda nasıl bir gelişim gösterecektir?
Ofis ürünleri ve aslında bir bütün olarak kırtasiye, teknolojinin son asırda geldiği yeri ve buna bağlı olarak gidebileceği yeri iyi analiz etmeli. Teknolojiyi çok iyi bilen bir nesil yetişiyor. Bu minvalde kâğıda ve dolayısıyla kırtasiye ürünlerine duyulan ihtiyacın azalması ile talebin daralması kaçınılmaz olsa da, kırtasiye ve ofis malzemeleri sektöründe hizmet veren firmalar olarak el birliğiyle dönüşümün sancısız olması için mücadele vermeliyiz. Bu da ancak kaliteden ödün vermeden sektöre değer katarken, teknolojik gelişimleri göz ardı etmeyerek ve ürünlerimize bu teknolojiyi nasıl dahil edebileceğimizi araştırarak gerçekleştirilebilir. Önümüzdeki dönemde varlığını sürdürmek iste- yen firmaların gerek ürün, gerekse iş modeli bağlamında dijitalleşmeye ayak uydurmalarının şart olduğunu düşünüyorum.
2018 yılı sizin için nasıl geçti? Yılın son aylarında hedefleriniz nelerdir?
2018 yılının ilk iki çeyreği ve üçüncü çeyreğin ilk yarısı bizim
için oldukça pozitifti. Ancak son dönemlerde herkesin malumu olan kur dalgalanmaları, girdisi nere- deyse tamamıyla dövize bağlı olan sektörümüzde ciddi sıkıntılara yol açtı. Sektördeki daralma kısa vadede kaçınılmaz olsa da, biz Tekiner olarak piyasanın nabzını yakında takip etmeye çalışıyor, müşterilerle devamlı yakın temas halinde bulunarak şartları olabilecek en pozitif şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu bağlamda büyüme ve gelişme hedeflerimizden kesinlikle ödün vermeden ilerlemeyi düşünüyoruz.